Bizi en çok zehirleyen, istismar eden ailemiz değil mi?
Kahramanımız gözüyle baktığımız, nesnesi olduğumuz ebeveynlerimiz “minnet” duygusuyla kendilerini garantiye almışlardır.
Genelde bu bağımlılık ve istismar birey olmaya çalışan evlat evlenince ortaya çıkar.
Ailesinin duygusal yatırımı olan birey bocalatılır.
Bunun için manipülatör eylemlerle çocuklarını kontrol altında tutmaya devam etmek isterler.
Çocuk itaat etmezse aile içinde yalnızlaştırma politikası uygulanır.
Toplum içinde küçük düşürmeye çalışılır, dedikodusu yapılır, imkanlar geri çekilir.
Çocuk terbiye edilmelidir.
Birey olmamalıdır.
Bu süreçte tansiyonlar çıkar, hastalıklar depreşir.
Sebebi kendi olmaya çalışan “hayırsız” evlattır.
Hatta bu başkaldırının sebebi de eştir.
Çocuk evlendiğinde birey olmadan kök ailesinin nesnesi olmaya devam etse, eşi de çok sevimli olacaktır.
Sonunda boşansalar da aile “geçinemediler, bizimle alakası yok” deyip geçiştirir.
Çift bu durumda birlikte hareket etmelidir.
Her sorunda olması gerektiği gibi.
Birbirlerini suçlayıp, bu gerçeği inkar ederlerse çekirdek ailelerini kuramadan ayrılık kaçınılmaz olacaktır.
Çocukları evlenmeden önce ailelere de eğitim verilmeli ve sınırları öğretilmeli sanki.

SEVGİYLE mutlu akşamlar diliyorum

Yorum Yazın